:)

Nişan (Şiir)

Nişan

Ah ne güzel şeysin sen
Karşı bakkalın kızı
Kalbimin hırsızı
Ah yok mu o işvesi, cilvesi, nazı
Ama yok hiçbirinin faydası

Karşı bakkalın kızısın sen
Kavuşamayız biz
Aramıza asfalt dökmüş adiler
Çift şeritli yol yapmış
Yapmış yapmasına da
Bu bize engel mi diyeceksin?

Dil çaresiz varmıyor da söyleyeyim
Farkında değil misin ey güzel
Karşı bakkalın kızısın sen
Ne ben mecnunum
Ne şu aramızdaki yüce dağlar

Anam evde gayrı ağlar
Ben burada otururum yüreğim gam bağlar
Halimiz acınası be karşı bakkalın kızı
Kavuşmamıza yok mümkün kalbimin hırsızı
Çünkü sen karşı bakkalın kızısın
Karşı mahallenin delikanlısıyla nişanlısın

                                        Orçun AYDIN

Son Sözler Yaşlı Gözler (Şiir)

Son Sözler Yaşlı Gözler

Biz babasız büyüdük evlat
Yaz günü karanlıkta üşüdük
Ama yine de durmadık yürüdük
Olumlu yanlarını gördük hep dedik ki büyüdük
Ama aslında birer yürüyen ölüydük
Kör kurşunlarla dövüldük
Her gün bir parça daha öldürüldük

Biz ölüme giderken batan güneşin ardından
Babanın son sözünü çıkarma aklından
Yaşamak her gün biraz daha ölmektir aslında
Dedi ve gitti evlat
Söyledi son sözlerini
Kapattı gözlerini

                                           Orçun AYDIN

Fütursuzca Saçmalama -6-

ÖSYM ?

 Geliyorum bilgisayarımın başına yazıyım ulan diyorum. Yazıyım. İyi de neyi yazıyım amına koyayım. Bir tane artı yok iken hayatımda. Nasıl yazıyım güneşi, çiçekleri. Sikmişim kelebekleri. Uçan her kuşla sorunum var bu gece. Hepsinin kanatlarını koparacağım hece hece. Derilerini yüzüp kazanıma atacağım. Hepsinden kulak memesi kıvamında bir şiir yapacağım. Ve sen bunu aşk diye yedireceğim. Komiktir inanacaksın (gülücük). Dünyaya gülümse bayan sakın küfretme hep gülümse. Bu arada küfür kelimesinin arapçadan geldiğini ve aslında üstünü örtmek manasında kullanıldığını. Nereden bileceksiniz ki benimki de soru işte. Benim gibi duygusal yönden hasta olan, ruhu yaralı, nefes almak için çırpınan bir adam nasıl sevebilir ki? Kendimi mutlu edemezken seni nasıl mutlu edeyim? Hiç düşünüyor muyum buları? Hayır. Çünkü tam bir hayvanım. Hayvan demişken arabanın arkasından amaçsızca koşan köpeklere hayranım. Benim yaptığımda bunun bir benzeri. Seni de sikeyim ÖSYM yeri gelmişken. Benim yaptığım bir intihar saldırısıydı evet kabul ediyorum. Bomba patladı patlamasına ama bir tek ben öldüm. İşte bunu kabullenemiyorum. Ah bedbaht dilim yine neler diyorum. Bak halime fütursuzca saçmalıyorum.

Fütursuzca Saçmalama -5-

Kestirmesi yok

 İnsanları düşünüyorum da anlam veremiyorum hiçbir hareketlerine inanır mısın? Hatta kendime bile bazen. Benim kontrolüm dışında gerçekleşen (öfke, sinir, aşk, heyecan, vb. ) olaylara engel olmak için çabalıyorum ama yine boş. En sonunda kabulleniyor. Sineye çekiyor bu böyleymiş diye geçiştiriyorum. Ama benim aksime bir çok insan yanlış yaptığında hatasını kabullenebilecek erdeme sahip değil. Sahip olma konusunda da çaba gösterdiğini söylemek pek mümkün değil. İnsanlar kalıpların arasında sıkışmış. Bu gerçekten böyle. Zihne vurulmuş görünmez prangalar sayesinde. En acısı da artık değiştirilemez bu gerçek. Kalıplaşmış çünkü. Kabullenmiş insanoğlu. Gerçekleştirilemez o hayallerimdeki bayraksız, ayrımsız, mutlu, özgür insan topluluğu. İnsanları yakından tanıdıkça kaybettim ben  umudumu. Soğudum ırkımdan. Kaçıp soyutlayacağım kendimi. Evet en sonunda bu olacak. Bu bir gerçek. Ama aile, onur, şeref  hala üzerimde etki sahibi bir oğul olarak görevimi yerine getirdikten sonra bilinmezin içinde bir ahşap ev düşle. İçine beni koy. Üstüne de bir çile çektinmiydi. Hayallerimden bir parçaya ortak olabilirsin sen de. Dünya denen karhanede parası olan zevkine varıyor, sefasını sürüyor bu kodumunun dünyasının. Fakir kapının önünde çaresizce oturmuş. Camdan içeriyi seyrediyor. Hayaller kurmakla yetiniyor. Aynı mastürbasyon misali. Ben yetinmeyi biliyorum evet ama hayalime ulaşabilmem için o karhaneye girecek paramın olması lazım. Bunun akabinde de o karhaneyi satın almalıyım. Sadece içeri girmek yetmez. Daha fazlasını için daha fazla çaba gerekecek. Evet. Ama hayaline giden yolda çekilen çile kutsaldır. Karhaneyi almak istiyorum. Yanlış anlaşılma olmasın. Hayalım karı sikmek değil. Hayalim bu zalim düzene son vermek. Karhaneyi alıcak param olmalı ancak o zaman kerhaneyi kapatıp bilinmezin içindeki ahşap evime giden yolda önüme çıkan bu engeli kaldırıp yoluma devam edebilirim. O karhane n'oolcak diye sorabilirsin. E haliyle haklısın da. Karhanemi fakirlere özel hale getiririm. Anlayacağın zenginler ve köpekler giremez. En azından gider ayak bunu yapabilirim. İnsanlığa bir hayrımız dokunsun bari. Hayallere giden yolun işte bu kadar uzun ve engebeli. Ama yapacak bir şey yok. Maalesef kestirmesi yok şu siktiminin dünyasının.

En Sert İçki (Şiir)

En Sert İçki

İçki nedir bilmezdin
Seni tanımadan önce
Söndürmeye çalıştım kalbimin ateşini
Bildiğim en sert içkiyle
Çaresizce
Bak bir şişe daha bitti

Nereden bileyim ben
Alkolün de yandığını
Hem de benim gibi
O da sana aşıktı sanki
Kıskandım
Bak bir şişe daha bitti

Sen gibi karaciğerim de çekti gitti
Bu bitmek bilmeyen lanet öksürük
Diğerini de mahvetti
Ama hiçbir acı
Senin ateşinin olamaz emsali
Bak bir şişe daha bitti

Bitti bitmesine de
Bir bokuma yaramadı be
Kör kütük sarhoşum 
Evin yolunu bulamadım
Ama seninkini unutmadım
Bak bir şişe daha bitti

Niye seni aradım diye soracaksın
Cama çık sevgilim
Geldim aşağıdayım
Elimde sahilden topladığım papatyalarla
Kapında sırılsıklam bekliyorum
Bu şişe de bitmeden gel kurtar beni!

                                         Orçun AYDIN

Fütursuzca Saçmalama -4-

Kavuşulamayan Aşk (Benden istediğiniz kişiye gelsin)

 İntikam tam da aradığım ateşleyici güç. Kalbimde biriken enerjiyi hissedebiliyorum. Yumruk olup patlamak istiyor tam da ağzının ortasına. Bence doğru olan bu, yapmam ve yapman gereken bu. Kendini üzeceğine tüm öfkeni kus üzerilerine. Bir aslan gibi kükre, bağır küfret ama belki en önemlisi de siktir et! Sikmişim aşkımı, sikmişim seni. Sen kimsin ben kimim ki? Hayatımı değiştirmeye hakkın yok. Senin hayatımın bir parçası bile olmaya hakkın yok! Yalanlarından bıktım artık. Canımın sıkkınlığı tahammül edilemez bir hal aldı artık. İnan kalemim de benim kadar öfkeli. Kalemim ve ben küfürler ediyoruz daha da öfkeleniyoruz. Yetmiyor lanetler okuyoruz ağzımızdan tükürükler saçılırken beton gibi soğuk yerlere. Sana, hayata hatta anana. Belki bir suçu yok ama o da kaynıyor arada. Sonuçta doğurmuş seni doğurmuş doğurmasına ama eğitememiş. Özentilik içine hapsolan ruhun haset içinde boğulmuş. Ölmüşsün sen! Ruhunu kaybetmişsin kuzum. En önemli parçandan yoksu yaşıyorsun ve neyin inadıdır bilinmez ama işte o inatla hala nefes alıyorsun. Güçlüklerden kaçıyorsun. Zorlukları aşmak yerine yolunu değiştiriyorsun. Kıskanıyorsun, yediremiyorsun kendine, yetmiyor bok atıyorsun el aleme. Ama yok! Anlamıyorsun. Körsün çünkü göremiyorsun. Salaksın bilemiyorsun değerimi. Kafanı kaldırıp da bakmıyorsun. Ne kadar mutlu olabileceğini, olabileceğimizi bilemiyorsun. Mutlu olmak istemiyor musun? Neden önünde duran mutluluğu uzanıp da almıyorsun? Bu da mı zor geliyor götüne? Anlayamıyorum nasıl bir insan olduğunu. Anlayamıyorum nasıl bir malsın? Kesinlikle beni korumak içindir bu yaptığın onca şey değil mi? Yanlış mıyım? Sırf ben üzülmeyeyim diye. Hata yaptığımı ben bilemiyorum sanki. Hata yapmayı seviyorum oldu mu? Mutlu oldun mu? Hatalarından ders almayı bilen bir insanım ben eğer bu sözüme inanıyorsan içten içe. Gel benim ol. Hatamı anlamama izin ver. Anlayınca peşini bırakırım zaten. Kanını emen kene gibi, sürekli kaşındıran pire edasıyla düşerim yakandan.

                                                                                       (Hislerinize tercüman olabildiysem ne mutlu bana)
                                                                                        Orçun AYDIN

Fütursuzca Saçmalama -3-

Mezuniyet Üzerine

 Hani filmlerde görürsünüz filan ya bir dallama alır birasını geçer bilgisayarın karşısına. Yetmezmiş gibi açar bloguna yazmaya başlar. Amacını neyse artık. Ben de bu adama özenim aynı ritüeli bilfiil uygulamaktayım tam da şu anda nedenini soruyorsunuz belki de. E haklısınız da amına koyim. Amacım neydi bilmiyorum ama yazıyorum. Hesap vermek zorunda olmadığımı varsayıyorum. Aslında biraz mezuniyetten bahsetmek istiyorum. Bildiğiniz düşündüğüm üzere bugün mezun oldum. 4 yıllık lise maceram son buldu. N'oluyor lan diyemeden bitti lise. Zaman buhar oldu uçtu değim yerindeyse. Merak etmeyin lise hayatımı anlatıp tatava yapmayacağım. Sizi anılarımı yad etmek için bir araç olarak kullanmayacağım. Sadece ne biliyim belki biraz çata vatlı sözler söyleyip sizi etkilerim belki diye düşünüyorum. Düşünmüyorum istiyorum daha doğrusu.

 Ah! Ne de güzel haydar haydar çalıyor alttan alttan ve ben yine fütursuzca saçmalıyorum. Kendimi anlayamıyorum. Seni anlamadığım gibi. Senin için onca yaptığım şeyden sonra. Bana ayrılık hediyen bir buruk veda ve viski acısı bir sessizlik. Bunlar da yetmezmiş gibi ömür boyu sensizlik. Komik gerçekten de komik. Diyecek söz yazacak kelime kullanacak harf bulamıyorum. Çünkü yok. Sana neden diye sorsam da senin hesap vermeme hakkını kullanacağını da adım gibi biliyorum. Bu arada adım Orçun aşağıya da yazacağım gibi. Bu yazıyı yadım ama ulan piç bu seferki hiç de saçma değildi dememeniz için bu satırları da yazdım. Umarım göt olmuşsunuzdur (Gülücük). Bugünün diğer enstantanelerine geçmek gerekirse ağır veda, özgürlük, hüzün, keder, şaşkınlık, anlaşılmazlık, karamsarlık gibi duyguların hakimiyetini açıkça hissedebilmekteyiz. 

 Belki bir daha çoğunuzla yüz yüze görüşemeyeceğiz. Ama hepinize, kırklarelinde (küçük yazdım evet sikim kırklareliyi) tanıdığım her insana hiç birini atlamadan teşekkürü ve tebessümü bir borç bilirim. Çünkü başarısızlıklarla dolu kırklareli maceramda hepiniz benim bulunduğum noktaya gelmemde yani bir çocuktan adama evrilişimde yardımınız esirgemediniz. Belki iyiydik belki kötüydük ama her doğrumdan ve her yanılışımdan bir ders çıkarmama yardımı dokundu aramızda geçen ve ya geçemeyen tüm diyaloglarımızın. İşte tam şu anda bilgisayarın karşısında tam bir mal gibi ayağa kalkıyorum huzurunuzda eğiliyorum referansımı yapıp kırklareli sahnesin tek ediyorum. Nefretim, sıkıntım, küfrüm hoşça kal bir tanem hoşça kal. Seninle 4 sene yaşadım, 4 sene yaşlandım, kahrımı az mı çektin ulan ama bütün bunlar yine de sana olan nefretimi gölgeleyemedi. Hoşça kal kırklareli hoşça.
                              
                                                                                                                   Orçun AYDIN